8 Temmuz 2009 Çarşamba

her gün sabah 9 da işine giden, sonra bütün gün müşteriye gitmek hariç ofisinde oturan,
öğle yemeğini masasında yiyen biriyim...
bugün bir arkadaşımla iş çıkış saatlerinde zaman uyduramadığımız için öğlen yemeğe buluşalım dedik.
ortaköyde saat 1den 2 ye bir öğle yemeği yedik, ordan da müşteriye gittim, sanki haftasonuymuş gibi. bugün 1 değil 3 saat fazladan da çalışsam hiçbişey beni yoramaz gibi geliyor.

insanın hayatında kalite arayışı bir firmanın kalite sistemi gibi sonsuz bir yolculuk olmalıdır.
sigarayı bırakırsınız, yemeğinize dikkat edersiniz, sağlığınıza önem gösterirsiniz bunlar güzel ama kendinize kaliteli zaman parçacıkları yaratıyor muyuz?

arkadaşımın çalıştığı reklam ajansını gezmeye gittim. 3 katlı bir villada, rahat bir çalışma ortamı var.
üst katın yarısı toplantı odası öbür yarısı da patronun odası, ikisinin önünde güzel bir teras var.
arkadaşıma soruyorum "patron çok çalışır mı?" öğreniyorum ki çok çalışırmış, gece 10lara 11lere kadar.
terasa çıkıyoruz ve soluma baktığımda bir koltukta elinde sigarası güzel balkon manzarasına karşı öğlen keyfi yapıyor. kendi kendime "işte çok çalışan adamın!!! keyfine bak" diyorum.

demekki başarının anahtarlarından biri de kişinin an be an kendini tazeleyebilmesi, sürekli yenilenmiş enerjiyi benliğinde bulundurmasıymış....

3 yorum:

  1. ama o patron :)
    gel bir de bizim ajansi gor bencu.... :)

    YanıtlaSil
  2. son cümleye canı gönülden katılırım!

    YanıtlaSil
  3. 11 sene patronluk yaptıkta ne oldu
    şimdi patronumuz var:)

    YanıtlaSil